„Çocuklar her koşulda yetişkinlerden daha özel ele alınmalı. Bugünün kücüğünü, yarının büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir“
“Her Şey Geleceğimiz İçin”
Bir Çin atasözü şöyle der; “Bir yıl sonrasını düşünüyorsan buğday ek; on yıl sonrasını düşünüyorsan ağaç dik; yüz yıl sonrasını düşünüyorsan insan yetiştir”. Bedensel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklı bireylerden oluşan bir toplum içinde yaşamak ve bunu geleceğe taşımanın temelinde, çocuklarımıza vereceğimiz eğitimlerin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Vatanını ve ülkesini seven her birey gibi, üniversite hayatımın kısa bir dönemini geçirdiğim güzel İzmir`den Fulda Uygulama Bilimleri Üniversitesi (Sağlık Yönetimi/ Health Care Management” University of Applied Sciences Fulda)`ne uzanan eğitim hayatım boyunca pek çok sayıda ampirik sosyal araştırma projelerine imza attım. Öğretmenliği yaparken aynı zamanda tercümanlık yaparak da dil zenginliğimi, farklı kültürler konusunda eğitimimi de geliştiriyorum. Aileme, dostlarıma, yaşadığım topluma ve geleceği inşa edecek olan genç nesillere nasıl faydalı olacağımı defalarca hayalini kurdum, planını yaptım.
Nasıl mı?
“Çağdaş Toplumların Değeri, Çocuklarımıza Verdiğimiz Eğitiminden Geçer”
“Herkes için eğitim” UNESCO’nun eğitim alanında geliştirdiği çok önemli programlardan birisidir. Program 1990 yılında düzenlenen “Herkes İçin Eğitim Konferansı’nda” (Conference on Education for All) başlatılmıştır. “Herkes İçin Eğitim” çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin temel eğitimden yararlanmasını hedefleyen küresel bir programdır. Ancak, Dünya üzerindeki ülkelerin pek çoğu gerek “Eğitim Hakkının Herkes için geçerli” olduğuna ilişkin eğitim hizmetlerini yaygınlaştırma çabalarına, gerekse “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”’nin esaslarını uygulama girişimlerine rağmen; “Herkes için Eğitim Dünya Beyannamesi” istatisikleri’ne göre;
• 100 milyonu aşkın çocuk ilköğretimden yoksundur. Bunların 60 milyonu ise kız çocuğudur.
• Gerek sanayileşmiş gerekse gelişmekte olan bütün ülkelerde 900 milyonu aşkın yetişkin okuma-yazma bilmemektedir. Bunların 2/3’ ü kadındır.
• 100 milyondan fazla çocuk ve çok sayıda yetişkin temel eğitim programlarını ya tamamlayamamakta ya da temel bilgi ve beceriden yoksun olarak mezun olmaktadır.
• Sonuç olarak, dünyadaki yetişkin nüfusun ne yazikki 1/3‘ünden fazlası yaşam standartlarını yükseltebilecek, toplumsal ve kültürel gelişime ayak uydurabilecek yazılı bilgi, beceri ve teknolojiye ulaşma imkânlarından yoksun olduğu gerçeğidir.
Bu bir kader mi? Elbette değil. Geleceği inşa sürecinde, dünyayı barış ve huzur içinde yaşanabilir bir gezegen hale getirmenin anahtarı, sağlıklı, bilinçli ve eğitimli çocuklar yetiştirmekten geçmektedir. Hepimizin en değerli varlıkları olan, öpmeye, koklamaya kıyamadığımız çocuklarımıza pırıl pırıl bir gelecek hazırlamak, onlara destek olup doğru yön vermek, başta ebeveynler olmak üzere, ilk eğitimden başlayarak her kademedeki öğretmenlerin en erdemli görevidir.
Sevgiyle kalın...
Rana Ayhan
